11 Mayıs 2018 Cuma

Maydanoz Eğrelti Otu


maydanoz eğrelti otu hakkında kısa bilgi ile ilgili görsel sonucu


Eğrelti otu, eğrelti otugiller familyasındandır. Boyu 120 cm’e kadar çıkabilmektedir. Çoğalmasını, yapraklarının alt kısmında bulunmakta olan küçük ve kahverengi spor tanecikleri ile gerçekleştirmektedir. Kumlu yerlerde yetişmesinin yanı sıra kökü oldukça kalın yapıdadır. Kökü zehirlidir. Bu sebeple kullanılacağı zaman azami ölçüde dikkatli olmak gerekmektedir. Kökünün dış kısmı siyah içi ise beyazdır.

Eğrelti Otu Çeşitleri: Venüz Saçı, erkek eğrelti otu, kartal eğreltisi, geyik dili, kaya eğreltisi bilinen çeşitleri arasındadır. Erkek eğrelti otu tıp alanında kullanımı yaygın olan çeşididir.


Eğrelti Otu Hakkında Kısa Bilgi: Eğrelti otunun yapraklarının iç kısmında, spor keseleri bulunmaktadır.  Birçok çeşidi ve cinsi bulunmakta olan bu bitki, damarlı ve çiçeksiz bir bitkidir. Genellikle tropikal bölgelerde ağaçsı bir yapı ile karşımıza çıkarken daha ılıman bölgelerde otsu olarak karşılaşılmaktadır. Eğrelti otunun kök sapları toprak altındadır. Yaprak yapısı; ince uzun ve çok parçalı şekildedir.


Erkek eğrelti otu, iri yeşil demetler halindedir ve silisli olan topraklarda yetişmektedir. Üzerinde hem erkek hem de dişi gametler taşımaktadır. Türkiye’de yaygın olarak Kuzey Anadolu kısmında yetişmektedir.


Eğrelti otunun en yaygın olarak bilinen faydası; bağırsak solucanlarını ve tenyalarını düşürmeye yardımcı olmasıdır. Bilhassa kancalı kurtlara ve tenyalara karşı etkilidir.
Memeli basur ve varis sorunlarında oldukça etkili sonuçlar verdiği bilinmektedir.
Kalp çarpıntısı sorunu yaşayan kişilerde, bu sorunun giderilmesine yardımcı olur.
Boğaz ağrılarına iyi gelip balgam söktürücüdür.
Cilt kanserine karşı kullanımı vardır. Bunla ilgili özellikle cilt kanseri için eğrelti otunun özütavsiye edilir.

Mercan Ağacı

Mercan Ağacı ile ilgili görsel sonucu

Türkçe Adı: Mercan ağacı 

İngilizce Adı: Coral tree

Familyası: Fabaceae


Fiziksel Özellikleri: Anavatanı Güney Amerika’nın doğu kesimleri olan bu yaprağını döken ağaç 5-6 m boy ve en yapar. Kenarları dişsiz oval şekilli mumsu yaprakları koyu yeşildir. İlkbahar başlangıcında yapraklar oluştuktan sonra kırmızı renkli çiçekler açar. Dalların uçlarında demet şeklinde yer alırlar. Çevresel şartlara bağlı olarak çiçeklenme sonbahara kadar devam eder. Ömrünü tamamlayan çiçeklerin budanarak bitki üzerinden uzaklaştırılması yeniden çiçeklenmeyi sağlar. Meyveler fasulyemsidir ve zehirlidir. 


Yetişme İstekleri:


Işık: E. crista galli güneşli yerlerden hoşlanır. Yazların çok sıcak geçtiği yerlerde yarı gölge mekanlara dikilmelidir. Dona karşı hassastır ama yine de düşük sıcaklıklarda yetişebilir. Dondan zarar görmesi halinde ise kendini toparlayarak eski halini alır.


Su: Su isteği fazladır, sıcak ve kurak geçen mevsimlerde haftada iki kere sulama isteyebilir. 


Toprak: Her tür toprakta yetişir.


Üretim: Tohumla üretilir.


Peyzaj Mimarlığında Kullanımı: E. crista galli göz alıcı çiçekleri ve yapraksız hali ile oldukça enteresan olan görüntüsünden dolayı tropik etkinin verilmesi gereken bütün peyzajlarda kullanılabilir. Soliter olarak kullanımı, açık bir mekanın ortasında ya da köşelerinde, görüntüsünü etkileyecek diğer gösterişli bitkilerden uzak dikildiği zaman uygundur. Ayrıca gruplar halinde dikildiğinde, özellikle deniz kenarlarındaki parklarda, güneşten korunmayı sağlar ve estetik açıdan ilginç görüntüler yaratır. Ev bahçelerinde tek olarak kullanımı tavsiye edilir. Altına pittosporum, gardenia, agave ve yer örtücüler dikilerek desteklenmesi daha iyi bir kompozisyon oluşturur. Şehir parklarında arka planda koniferlerden oluşturulmuş bir fon eşliğinde göze daha yakın olan ve etkisinin doğrudan fark edilebileceği giriş noktalarına dikilmeleri tavsiye olunur.

Dezavantajları: Meyveler içindeki tohumlar zehirlidir.


Süsen


Süsen

Süsen; Türlü renkte çiçekler açan bir süs bitkisidir. Susam da denir. Birçok türleri vardır. Orkideyi andıran çiçekleri de beyaz, sarı, mor gibi türlü renkte olur.

Süsenin kökü yumru biçiminde olanları gibi, soğanlı olan türleri de vardır. Yumru köklülerin bu yumruları ayrılıp ağustos-eylülde, ya da baharda yeni yerlerine dikilir. Yalnız, bir bitkiden ancak dört yıl geçtikten sonra yumru almalıdır. Soğanlı süsenler eylül-aralık ayları arasında dikilir.

Süsen çok su istemez, hafif kumlu, hattâ kuru topraklarda bile yetişir. Havadar, güneşli yerleri sever, bunun için, çoğunlukla güneşe karşı duvar diplerine dikilir. Hiçbir emele istemeden gelişip çiçek açar.

Üretmek için soğan almak isteniyorsa yaz sonunda, süsen artık çiçek açmaz olunca, dibe yakın bir yerden kesmeli, birkaç hafta sonra da, soğanlar kurumaya başlayınca, topraktan çıkarmalıdır. Bu soğanlar kuru, karanlık bir yerde saklanır, kuru kuma da gömülebilir. Soğanlar toprakta bırakılırsa ertesi bahara kendiliklerinden üreyip çoğalırlarsa da, bu durumda kökler pek sıkışık, saplar girift bir hal alır, çiçekler iyi gelişemez.

Süsen çok dayanıklı bir çiçektir. Vazolarda da günlerce diri kalabilir.

Raffelesia Çiçeği


nesli tükenen bitkiler ile ilgili görsel sonucu

Rafflesia 1818 yılında Endonezya’daki yağmur ormanlarında Joseph Arnold tarafından keşfedilmiş. Bu muhteşem çiçek dünya üzerinde sadece Endonezya’nın Borneo ve Sumatra adaları ile Tayland’da bulunan Khao Sok Milli Parkı’nda yaşıyor.

Rafflesiaceae familyasından bir bitki olan Rafflesia’nın çiçeğinin genişliği 1 metreyi bulabiliyor. Dünyanın en büyük çiçeği ağırlığıyla da şaşırtıyor zira bu çiçeklerin ağırlı da 11 kiloya kadar çıkabiliyor.


Rafflesia keşfedileli 200 sene olduysa da yapılan araştırmalar bu dev bitkinin ilk kez 46 milyon yıl önce ortaya çıktığını ortaya koymuş. İlk ortaya çıktığında yalnızca 2 milimetre büyüklüğünde çiçek açan Rafflesia dünya üzerinde bulunduğu milyonlarca yıl içinde gittikçe büyüyerek bu hali almış ve büyümeye de devam edeceği düşünülüyor.


Bu çiçeğin bir özelliği de kötü kokması. Çiçek açtığında çok kötü bir koku yayan Rafflesia çiçeğine bu kokusu nedeniyle ceset çiçeği de deniliyor. Aslında bu koku bizler için kötü olsa da dev çiçeğin neslini sürdürmesini sağlıyor çünkü bu koku sayesinde polenlerini yayacak olan böcekleri kendine çekiyor.


Dünyanın en büyük çiçeğinin çiçek açması tam 1 hafta sürüyor ve çiçek tam olarak açıldıktan sonraysa 1 hafta içinde ölüyor. Yani bu muhteşem çiçeğin ömrü yalnızca 2 hafta. Rafflesia her ne kadar kötü koksa da bu insanların ilgisini çekmesine engel olamıyor. Dünyanın en büyük çiçeği unvanını taşıması sebebiyle açması tüm dünyada heyecanla bekleniyor ve bu nadide çiçeğin açışına şahit olanlar ve daha da önemlisi ömrü kısacık olmasına karşın yakından görme şansını yakalayanlar tabi ki kendilerini ayrıcalıklı hissediyorlar.

Kar Çiçeği


Kar Çiçeği

Kar çiçeği (Eranthis hyemalis), düğün çiçeğigiller (Ranunculaceae) familyasından çok yıllık bir bitki türü. Erken çiçeklenmesi nedeniyle 16. yüzyıldan bu yana yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Anavatanı Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'dır. Türkiye'de de doğal olarak yetişmektedir. Ayrıca Kuzey Amerika'da iyi bilinen bir türdür.

1300-1800 m yükseltilerde nemli yaprak döken ormanlarla çayırlık alanlarda yetişir. Avrupa'nın tümünde süs bitkisi olarak geniş ölçüde yetiştirilmektedir. Bu amaçla parklarda, yol kenarlarında ve yerleşim yerlerine yakın bölgelerde dikimi yapılır.

Kar çiçeği 5-20 cm yüksekliğinde dik gövdesinden çiçeklenen yumrulu otsu bitkidir. Sarı renkli tekli çiçekleri 2-3,5 cm çapında ve kupa biçimindedir. Çiçeği dış yanında gelişen yapraklar elsi yapıda 3-5 lopludur. Çiçeklenme erken baharda yani Şubat-Mart aylarında gerçekleşir. Folikül meyve tipi görülür.

Mavi Yıldız


Mavi Yıldız.png

Doğadaki son örnekleriyle varolma çabasını sürdürüyor…Doğal Hayatı Koruma Derneği ve Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi Mavi Yıldız'ı korumak için işbirliği yapıyor. Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin nesli çok tehlikedeki türler arasına aldığı Mavi Yıldız korunmaya çalışılıyor.

Mavi yıldız Koruma Projesi çalışmaları Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) ve Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi işbirliğinde Haziran 2006’da başladı. Projede, İstanbul’un ve Türkiye’nin en nadir bitkilerinden biri olan mavi yıldızın doğal yaşam alanlarında (in-situ) korunması, yeri dışında (ex-situ) üretime alınması ve doğal yaşam alanlarında (habitat) çoğaltılması amaçlanıyor.


Mavi yıldız, Türkiye’nin kuzeybatısı ve Yunanistan’da yalnızca bir kaç yerde doğal olarak yetişen mavi çiçekli bir bitki. Türkiye’de Bursa ve Balıkesir ovaları ve İstanbul’da yalnızca bir kaç yerde, Yunanistan’da bir havzada sınırlı olarak yetişiyor. Doğal yaşam alanları olan mevsimlik su basar orman açıklıkları ve meralarda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Mayıs-Haziran aylarında çiçeklenen bu çok nadir bitkinin odunsu gövdesi yaklaşık 60 cm’ye kadar boylanır. Mavi yıldız Zakkumgiller familyasından (Apocynaceae) olup, yaprakları ve çiçekleri zakkuma benzer.   


Mavi Yıldızın IUCN Tehlike Kategorisi: Cr [Vahim (Çok tehlikede)] 
IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) bitki ve hayvan türlerinin karşı karşıya bulundukları tehlikelere göre sınıflandırılabilmesi için tehlike kategorileri ve bu amaçla da bir kriterya hazırlamıştI.  Her ülke nesli tehlike altında bulunan bitki ve hayvan türlerini bu kategorilere ve kriteryaya göre listelemekte (Kırmızı Kitap) ve bu listeyi düzenli olarak güncellemekte. Türkiye’de böyle bir liste ilk kez 1989 ve ikinci kez de  “Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı” (Ekim ve ark.) adıyla 2000 yılında yayımlanmıştı. 




Likya Orkidesi


İlgili resim

Likya orkidesi, Kaş orkidesi olarak da bilinen bu orkide Dünyada sadece Antalya’nın Kaş ilçesinde bulunmaktadır. Ne yazık ki tükenme tehlikesi altında bulunan bu güzel bitkiden, 250 den az birey bulunmaktadır. Bunlarda bir mezarlıkta bulunuyor. Akdeniz Üniversite, Antalya Orman Bölge Müdürlüğü ve Kaş Orman İşletme Müdürlüğünün işbirliğiyle yürütülen proje kapsamında Likya Orkidesi koruma altına alındı. Sadece bu orkideyi değil, ülkemizde yetişen diğer orkide türleri de korunma altına alınmaya çalışılmaktadır.

Ülkemizde yaklaşık olarak 170 orkide türü bulunmaktadır. Likya orkidesi de bunlardan biri. Bu türün azalma nedeni ise doğadan aşırı miktarda toplanmasıdır. Salep olarak bildiğimiz içeceğin ana maddesi, orkidelerin köklerinin öğütülüp toz haline getirilmesi ile yapılmaktadır. Likya orkideleri, diğer orkideler gibi salep tozu elde etmek için doğadan toplanılıyor. Aşırı toplanması da bu türün tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmasına neden oluyor. Aynı zamanda hayvanların orkidelerin bulunduğu alanlarda otlatılması da ayrı bir etken. Ülkemizde her yıl tüm türlerden yaklaşık yüz milyon orkidenin doğadan toplandığı tahmin ediliyor. Araştırmacılar, ülkemizdeki pek çok orkide türünün tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, ancak şu anda en tehlikedeki türün Likya orkidesi olduğunu söylüyor.


Likya orkidelerini korumak amacıyla yürütülen proje kapsamında, orkidelerin yaşadığı alan koruma altına alınmış. Alan çitlerle çevrilerek hayvanların burada otlamaların ve orkidelerin toplanmaları engellenmiştir. Ayrıca bölge halkı Likya orkidesi hakkında bilgilendirilmiş ve bitkinin tohumları Türkiye Tohum Gen Bankasında koruma altına alınmıştır. Likya orkidesi, 10-12 yıllık bir süre içerisinde yetişkin hale gelebiliyor. Üremesi için uygun alan ve şartların yerine gelmesi gerekiyor. Rakımı 500 metrenin altında olan yerlerde yetişebilen Likya orkidesi, ilk yaprağını en erken 5 yıl içinde açabiliyor.

Bitkilerin Önemi

Merhaba. Ben Bursalı Bloggerların Açtığı Bir Web  Sitesiyim Size Bitkilerin Önemini Ve Nesli Tükenme Tehlikesi Yada Nesli Tükenen Bitkil...